Sana veda mektubu yazamadım sevgilim. Veremeyeceğimi biliyorum. Gözlerine bakıyorum yalnızca, kömür karası gözlerine. Ben yıldızları senin gözlerin de gördüm hep. Dilekler tuttum. Nasılda sığıverirdi sonsuzlarca yıldız gözbebeklerine. Ne kadar da D_€_R_!_NN di.
Bulutlar ağlıyor seninle bu son buluşmamızda. İşte son kez karşındayım. Gözlerine bakıyorum. Anlıyor musun sessizlikte yanan yüreğimi? Çünkü ben anlıyorum gitme diyen gözlerini. İnan gözlerinin beyazı kadar beyaz içim. İçim rahat. İki ıslak göz döndüremez yolumdan beni. Ben gitmeliyim…
Pişmanlık değil elbette yaşananlar. Delice bir aşkı taşıyamıyor bu hasta yüreğim artık.
Kalbim ağrıyor gelecekten bahsederken sen. Ah sevgilim niye doğmamış çocuklarımıza bile isim koyduk ki şimdi onlar için bile üzülüyorum.
Gitme diyişini, yalvarışını görüyorum gözlerinden inan ama sevgilim artık gidiyorum ben…
Şimdi soracaksın ne oldu böyle birden bire. Nasıl bir sevgiydi bu ki hayallerimizi, geleceğimizi, ömrümüzü, kalbimizi silip atıyorum ben.
Hayır, sevgilim böyle düşünme sen. Şimdi “gitme” deme diye dua ediyorum. Gözlerinden dilek tutuyorum yıldızlara. Gidiyorum çünkü hastanelerde elimi tutup gitmemem için dua etmeni istemiyorum. Bana ve doktorlara yalvarmanı istemiyorum. Beni bundan daha fazla bitkin görmeni istemiyorum. Ölürken ben seni gözü yaşlı, yaslı bırakmak istemiyorum.
Gidiyorum çünkü biliyorum yaşananlar ve benden sonrası haram olacak sana. Gidiyorum sebep ölümse gidişimin biliyorum peşimden geleceksin.
Sen gelme diye ben gidiyorum…
Gözlerine bakamadan “bitti” demek dilimi dolasa da boğazıma, yutkunamasam da, kan tükürsem de akıp gitti işte dudaklarımın arasından titreyerek. Birimi var diye sorduğunda öylece kala kaldım, ne diyeceğimi şaşırdım ve sen bunu “evet” anladın. Söyle sevgilim nasıl bir sessizlik anı evet anlaşılır. Nasıl bir başkası olur hayatım da sen hayatımken. Ben senin nefes alışına muhtaçken şimdi kendim soluksuz kalmıştım. Kim bilir belki de böyle bilmen daha iyidir. Kim bilir acın nefretine yenik düşecektir.
Önümüzdeki bir ay içersinde seni göremeyecek, kokunu duyamayacak olmak öyle acı ki. İşte bu yüzden son kez gözlerime ve yüreğime çiziyorum her ayrıntını. Saçının dalgalanmasını, dudağının kıvrımını, gözlerini, o ıslak, yalvaran gözlerini, içimi acıtan o gözlerini. off sevgilim ben gidiyorum.
Son kez sarıl bana, kokunu içime çekeyim. Ölürken bile üzerim de olsun kokun. Sarıl bana sevgilim son kez içten ve sevgi dolu olsun. Giderken ben her adımımda nefret sarsın içini. Ben razıyım...
Elveda derken gözlerinden bir yıldız kaydı. Arkamı dönüp giderken adımlarım birbirine dolanırken, o ıslak gözler ilk defa benim için ağlıyor ve ben ilk defa öleceğim gerçeğine lanet ediyorum.
Sırf o yaşlar için…
Yaşları silemediğim için…