Ölümden de betermiş seni beklemek, damağım kurudu, ellerim kırıldı, aklım firarında, güzelliğinin gözlerinde kaldı gözlerim.
Nefesim yok, dilim dinim ırkım yok...
Bir hançerki sensizlik, anlatmaya artık mecalim yok
Artık anlatmak için sebepler yok diye biliyorken aklımda idama uğrayanların tanımını soruyorum kendime...
Neden?
Hiçbir neden hiçbir şeyi açıklamıyor. Çünkü zamana emanet bırakılmış duyguların kendini bekleteceğini biliyorum ben.
İnsan hep tokat yeyince hayattan, bir günden sonra baştan görüyor artık her şeyi...
Hayat devam ediyor ve gerçekler bir zaman sonra gerçek mi değil mi anlıyorsun.
Gerçekse hissettiriyor, ama değilse zaten kaybolup gidiyor bir yerlere.
Bu nedenle içim acımıyor eskisi gibi,
En azından bu sabah yine diğer sabahlar gibi kalktım, biliyorumki ne olursa olsun bu günü yaşayacağım. mecburum.
Çünkü ayakta kalmak zorundayım. Bir şeyler yolunda gitmeli, hakettiklerimi ve beni hakedenleri sınıflandırmadan önce ben demeliyim.
Önce ben...
İnandığım her şeyin doğruluğunu görmem lazım, düşlerime dokunmak için galiba ben ayakta kalmalıyım, dimdik, gururla. Heyecanla.
Yazdıklarımın değeri olmalı, yazdıklarımı adadığım nefeslerin, haketmeli beni, körüm değilim, gerçeğim ya da yalanım önemli değil,
Önemli olan ben var mıyım?
Evet varım.
İhtiyaç duyulmasam da varım, kaç gecedir ispatlıyorum bunu kendime, varım ben, dediğim gibiyim, anlattığım gibiyim kendimi, değişmedim, değişmeyeceğim, elimde değil bu, ama ben varım. Herkesten bir parçayla kimliksiz değilim, sorunlarımın üstesinden gelecek kadar görüyorum dünyayı, cebimdekinin azlığından değil, yüreğimdekinin fazlalığından ayaktayım.
Sevmek her şey işte bu yüzden. Bir yuva düşlenirken uçuk hayaller kuramıyorum bu yüzden. Bir akşam vakti hayat arkadaşımı evde beklerken, yoldan geçen her araba sesinde heyecanlanıp o geldi diyecek kadar telaşla kapıya koşacaksam, evet hala varım, içimdekinden başka hiçbir şeyi düşünmeyip o yuva için zaman harcıyorsam; evet varım. Hiç değişmeden kurgulanan bir zaman harcayacaksam tanrının verdiği nefesle; evet varım
Ömür boyu hep aynı kadının kollarının arasından hayata süzüleceksem, evet varım.
Kaybolmadan, küçücük aşk oyunlarıyla varım.
İşyerinde hata yapmamak ve ilerlemek için kurnazlık yapıp küçük oğlumun sütünü alabiliyorsam her gün, evet varım.
Hayata hep aynı pencereden baktığım kadının saçlarına her dokunduğumda, çocuk saflığıyla ona bakabiliyorsam, evet varım.
Bir şeylere hazır olmadan, sadece zaman geçsin diye düşler kurdurabiliyorsam, evet varım, yüreklere acı verip de onlara ders vermek için varım.
Hiç değişmeyeceğim.
Sevmek her şey,
olduğum gibi sevmeyi bilmek, olduğu gibi sevmek... Hataları arda saklayıp da sonradan göz ucuna koymamak, korkmamak, güçsüzlükten kaçmak, sarılmak ve yaşamaya inanmak.
Sevmek her şey,
evinden işine yürümeyi düşünürken, vereceğin yol parasını yuvana harcamak, sevmek her şey,
nefes aldığın kadını korumak için canla başla çalışmak, onu sahiplenmek, onu o sıcak yuvada mutlu görmek için özgürlüğüne bırakmak, onur duymak, onurlandırmak.
sevmek her şey,
ama kıskanmak değil, ama sahiplenirken onu boğmak değil, ama korumaya çalışırken kimliğini kaybettirmek değil, ama onurlandırırken onurunu kaybetmek değil, ama özgür bırakırken onu başı boş bırakmak değil...
sevmek her şey,
inanmak, güvenmek, yola çıkarken korkmayacağını hissetmek
sevmek geçmişi yıkmak demek, sevmek gözlerinin içine bakarken kendini görebilmek, sevmek bir yanını onda bırakmak, sevmek bütün uzak mesafeleri yakında bilmek, sevmek bedeni yanında olmasa bile her zorlukta onu hissedebilmek, ve hissettirmek.
sevmek işte, sevmek, parçaları toplamak
ve sevmek, benim gibi bir yanı eksik olanları hayata bağlamak. Benim gibi yıllarca beklediği o eksikliği bulduğuna inandığında onu bir fidan gibi toprağına dikip büyümesini sabırla beklemek, dokunmayı bilmek, görebilmek, tekil düşleri çoğullaştırmak, sevmek işte, cinsi olmayan bir ruhu tek bedene yüklemeyi bilmek...
ben bu yüzden varım.
inandığım gibi
hiç değişmeden.
bu sana son cümlelerim günlük, eski hayatlar çöplüğüm toprağın en acısız coğrafyasında kaldı, tertemiz bir ülke bırakarak bana.
bu sana son cümlelerim günlük, varlığımla yokluğum arasında bir tercih yapmak zorundaydım, söz verdiklerimi gerçekleştirmek ve yaşamak sadece...
benim derdim bu; sadece yaşamak
insan gibi.
hakettiğim ve hakedildiğim gibi, bunun başka yolu yok, başka yarınım yok...
ben varım...
ne dersem diyeyim ne yaparsam yapayım hep aynı kalacağım. yorulmadan bıkmadan hayata yeni anlamlar katarak, dildekini sayfalara akıtarak, belki de acınarak ya da acıyarak.
ben
ne olursa olsun varım...
ALINTIDIR