gidiyorum...
... bak.. yok oluyorum yavaş yavaş...
... göz yaşlarımın arasında kayboluyor gözbebeklerim...
... oysa nereye baksa seni görüyordu bu gözler.... gördüğü her kareden bi parça alıp seni yaratıyordu sürekli farklı renklerde.. ama sen sadece iki renge zorunlu bıraktın bu gözleri.... yalnızlğın ve umutsuzluğun rengini görüuorum artık sadece... göz kapaklarım açık ya da kapalı hiç bir şey fark etmiyor... toz pembe gözlüklerimi kırdın, artık sadece karanlıkları algılamaktayım...
... paramparça ettiğin kalbimin parçaları gözle görülemeyecek kadar küçük oldu...
.. oysa ben senin için neleri sığdırmıştım bu kalbe...
sevgimi koymuştum en başta.. bütün güzel duygularımı, gecelerce delimden düşürmediğim dualarmı, benliğimi, kendimi, ruhumu koymuştum vermiştim sana... ben beni sana vermiştim... ben bizi sana emanet etmiştim...ama sen kendi ellerinle parçaladın bu kalbi... parçaladğında sadece kan değildi akan, sevgimdi bilmedin... parçalanan içi boş kalbim değildi... bendim bizdik bilemedin....
... bak yok oluyorum yavaş yavaş...
seni, bizi geride bırakarak ilerleyeceğim artık... sana ait olan o kçük kız yok artık... karşında duran acılarla büyüttüğün kimsesiz bir insan...
... bir daha asla o olmayacağım, olamayacağım...
... gidiyorum... paramparca kalbimi alıyorum senden, yalnızlığa bakan gözlerimi çekiyorum üzerinden...
.. düşlerimde bile yerin yok artık... seni hak ettiğin sessizliğe bırakıyorum.... son armağanımı yalnızlığı veriyorum ve bir daha asla döncemeyeceğim yolda ilerliyorum... gidiyorum....